İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

 SÖYLEŞİ | ELDAR NEBOLSIN

Bir Piyanist Yaratıcıya Nasıl İnandığını Anlatıyor

Bir Piyanist Yaratıcıya Nasıl İnandığını Anlatıyor

Eldar Nebolsin Özbekistan doğumlu, dünyaca tanınmış bir piyanist. Londra, Moskova, New York, Paris, Roma, Sidney, St. Petersburg, Tokyo ve Viyana’da çeşitli orkestralarla birlikte konserler verdi. Eldar, Sovyetler Birliği’nde bir ateist olarak büyüdü. Ancak daha sonra insanların sevgi dolu bir Yaratıcının eseri olduğu sonucuna vardı. Ünlü piyanist kariyeri ve inancı hakkında Uyanış! dergisinin sorularını cevapladı.

Müzik hayatınız nasıl başladı?

Annem de babam da piyanist. Ben beş yaşındayken bana piyano çalmayı öğretmeye başladılar. Daha sonra Taşkent’te, üstün yetenekli çocuklara eğitim veren bir müzik okuluna gittim.

Bir orkestrayla birlikte çalmanın zorluklarını anlatır mısınız?

Hiçbir orkestra birbirine benzemez. Orkestralar şeflerin “çaldığı” dev enstrümanlar gibidir. Bir solist için belki de en büyük zorluk, şefle dengeli bir etkileşim içinde olmayı başarabilmektir. Bunu iki arkadaşın sohbet etmesine benzetebiliriz; sürekli birinin sohbete hâkim olmasındansa her ikisinin de birbirine fırsat vermesi gerekir. Ancak bu uyumu sağlayabilmek için genelde sadece bir ya da iki prova imkânınız olur.

Her gün kaç saat piyano çalışıyorsunuz?

Günde en az üç saat. Ancak sadece eserdeki zor pasajları çalışmıyorum. Aynı zamanda parçayı çalmadan yapısını da analiz ediyorum. Bestecinin diğer eserlerini dinlemek de o eseri daha iyi anlamama yardım ediyor.

Sizce bir piyanisti iyi bir piyanist yapan nedir?

Piyanoya “şarkı söyletebilmesidir.” Bunu şöyle özetleyebilirim: Piyano bir çeşit vurmalı çalgıdır. Sesi uzatabilen, hatta şiddetini artırabilen üflemeli çalgıların ya da insan sesinin tersine, piyanoda tuşa bastığınız andan itibaren sesin şiddeti azalmaya başlar. Piyanistler için zorluk, bastıkları sesin şiddetini koruyabilmektir. Bunu parmaklarını ve bileklerini, ayrıca sesi uzatan ve  çeşitli tınılar sağlayan sağ pedalı ustaca kullanarak başarırlar. Bu zor teknikleri başarıyla uyguladıklarında piyanodan flüt, korno, hatta bir orkestra gibi sesler elde edebilirler. Ayrıca dünyanın en iyi enstrümanı olan insan sesini andıran sesler de çıkarabilirler.

Müziğe gerçekten gönül verdiğiniz çok belli.

Evet, bence müzik kelimelerle anlatmanın neredeyse imkânsız olduğu duyguları uyandıran ve doğrudan ifade eden en iyi dildir.

Ruhi konularla nasıl ilgilenmeye başladınız?

Evimiz babamın Moskova’dan getirdiği kitaplarla doluydu. Kutsal Kitaptaki olayları anlatan bir kitap çok ilgimi çekmişti; kitapta tarihin başlangıcı ve eski İsrail ulusunun yaşadıklarıyla ilgili öyküler yer alıyordu. Elime geçen başka bir kitap da Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanan Yeryüzündeki Cennette Ebediyen Yaşayabilirsiniz adlı kitaptı. * Bu kitapta Kutsal Kitap öğretilerinin çok net şekilde ortaya serilmesine hayran kaldım. 1991’de müzik eğitimime devam etmek için İspanya’ya gittim. Giderken bu kitabı da yanımda götürdüm ve birkaç kere okudum. İmanın sadece duygulara değil, sağlam bir mantığa ve ikna edici kanıtlara da dayanması gerektiğini fark ettim.

Beni asıl etkileyen öğreti, insanların yeryüzünde sonsuza dek yaşayabileceğiyle ilgili Kutsal Kitabın vaadiydi. Bu o kadar mantıklıydı ki! Bu arada hâlâ Yehova’nın Şahitleriyle karşılaşmamıştım. Ama bir karar verdim; bir gün onlarla karşılaşırsam bana Kutsal Kitap dersi vermelerini isteyecektim.

Şahitlerle ne zaman karşılaştınız?

Verdiğim karardan birkaç gün sonra, ellerinde Kutsal Kitap olan iki bayan gördüm. ‘Okuduğum kitapta anlatılan insanlara benziyorlar, tıpkı Kutsal Kitap devirlerindeki Hıristiyanlar gibi inançlarını başkalarıyla paylaşıyorlar’ diye düşündüm. Çok geçmeden bir Şahitle Kutsal Kitabı incelemeye başladım. Bugün hayatta beni en çok mutlu eden şey, başkalarının da Yaratıcımızı tanımasına yardım etmek.

Sizin gibi birini, yani eski bir ateisti Yaratıcının varlığına ne ikna etti?

Müzik! Müzik insanları etkiler, ancak bu hayvanlar için söz konusu değildir. Müzik sevinci, güveni, şefkati ve aslında hemen hemen her duyguyu yansıtabilir. Bir müzik parçası dinlerken ritmine doğal olarak tepki veririz. Peki müzik olmadan yaşamımızı sürdüremez miyiz? Evrimciler ‘en iyi uyum sağlayanların varlığını sürdürdüğünü’ savunur; peki bunda müziğin bir rolü var mı? Bence yok. Bana göre, Mozart ve Beethoven’ınkiler gibi müzik eserleri yaratma ve anlama yeteneğine sahip olan insan beyninin, bir evrim sürecinin ürünü olduğu sonucuna varmak mantıksız. Beynimizin hikmetli ve sevgi dolu bir Yaratıcının eseri olması çok daha mantıklı.

Kutsal Kitap zarafetiyle, ustalığıyla ve tüm insanlığa verdiği mesajla bir senfoni gibi

Kutsal Kitabın Tanrı’dan gelen bir kitap olduğuna inanmanızı sağlayan neydi?

Kutsal Kitap 1.600 yılı aşkın bir sürede, yaklaşık 40 kişi tarafından kaleme alınmıştır ve 66 küçük kitaptan oluşur. Kendi kendime, ‘Böyle ustaca bir araya getirilmiş bir başyapıt kimin eseri olabilir?’ diye düşündüm. Bu sorunun tek mantıklı cevabı vardır: Tanrı’nın. Kutsal Kitap benim için zarafetiyle, ustalığıyla ve tüm insanlığa verdiği mesajla bir senfoni gibi.

^ p. 15 Yehova’nın Şahitleri artık insanlarla Kutsal Kitabı incelerken Kutsal Kitap Aslında Ne Öğretiyor? adlı yayını kullanıyor. Bu kitabı www.pr418.com adresinden okuyabilirsiniz.